Nadir Görülen Psikolojik Bozukluklar Nelerdir?

Bu psikolojik rahatsızlığa sahip kişiler, birilerinin kendisine aşık olduğunu sanmaktadır. Herkesin onlara karşı aşk beslediklerini düşünürler. Yapısı itibari ile bir noktada narsistik bir rahatsızlık olduğu düşünülebilir. Hastalar hayranlarının onlara telepatik yollarla gizli mesajlar yolladığını ya da çevrelerindeki çeşitli iletişim kanalları yolu ile gizli iletilerde bulunarak onlarla iletişime geçmeye çalıştıklarını düşünürler. Kişi reddedilmesi durumunda dahi bunun sevgilisi tarafından ilişkiyi toplumdan gizleme amaçlı yapılmış bir hareket olduğunu düşünür.

Bu rahatsızlığa sahip hastalar bedenlerindeki olmayan bir bozukluğa karşı saplantılı hâle gelmektedir. Kişiler dış görünüşlerini ve hayali kusurlarını kafaya takmış durumdalardır. Hastalar sürekli olarak ayna karşısında kendini inceleme ve dış görünüş ile ilgili büyük bir özgüvensizlik duyma eğilimindelerdir. Özellikle burun, göz, dudak, yüz ve saçlarla ilgili kaygı duyulmaktadır. Bu kaygının boyutu kişilerin kendini eve kapatmasına hatta hastanın kendisini intihar fikrine kaptırmasına kadar ulaşabilmektedir.

Daha önce okunmuş bir kitabın, dinlenmiş bir şarkının veya incelenmiş bir eserin zihin tarafından unutulması fakat bilinçaltında yer edinmesi sonucu kişinin eserin aynını kendi fikriymiş gibi benimseyip üretebileceğine inanması durumdur. Sanatın farklı dallarını kendine uğraş edinmiş pek çok insanda görülebilmektedir.

Lewis Carroll tarafından yazılmış Alice Harikalar Diyarında kitabından adını alan bu rahatsızlık, kişilerin nesneler üzerindeki algılarında bozukluklar yaşaması ile ilgilidir. Kişiler nesneleri boyutsal olarak olduğundan farklı görme eğilimindedir. Uzak-yakın veya büyük-küçük kavramlarının nesneler üzerindeki algısal yitimi olarak tanımlanabilir. Vücudun algısal bozukluğu sonucu ortaya farklı illüzyonlar çıkması durumudur.

Kaçırılan yani rehin alınan kişinin veya kişilerin kaçıran yani rehin alan kişiye karşı sempati beslemeleri sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Yaşadığı duygusal karmaşa sonucu kurban suçluya aşık olur. Bu kimyasal bozukluk kişinin suçlu aleyhinde düşünmesini engelleyici bir unsurdur. Aksine kurban suçluyu savunma ve koruma psikolojisindedir.

Stockholm sendromunun tam tersidir. Rehin alan kişi, kaçırdığı kişiye karşı büyük bir bağlılık ve sempati duygusu beslemektedir. Bir kişiyi kaçırmış olmanın verdiği vicdani yükü hafifletme arzusu üzerine kurulu bu kimyasal bozuklukta suçlular kurbanların isteklerine ve arzularına yenik düşerler.

Kişilerin uydurma ve gerçeklikte var olmayan rahatsızlıkları ile sık sık hastaneye başvurmaları durumudur. Kişiler olmayan hastalıklarını abartarak ve büyük bir inançla savunmaktalardır. Kişilerde hasta gözükmek adına kendilerine zarar verme eğilimine de rastlanmaktadır. Hastalık adını savaş anılarını abartarak anlatan ve bu abartılı versiyona inanan Baron Münchausen'den almıştır.

Bu rahatsızlıkta hastalar ellerinden birisinin kendine ait olmadığını ve başkası tarafından yönetildiğini düşünmektedir. Beyin yarım kürelerinden birinin, ellerden birini istek dışı yönetmesi ile ortaya çıkmaktadır. Nörolojik bir rahatsızlıktır.

Kişiler bu rahatsızlık ile birlikte kurt adam olduklarına inanmaktadır. Vücutlarında şekil değiştirmeye yönelik kıllanma ve dişlerde sivrileşme gibi semptomlar gerçekleştiğini düşünürler. Bu değişime duyulan inanca bağlı olarak hastalar karın ve baldır bölgelerinde ağrı ve yanma hissi duymaktadır.

Bu rahatsızlığa sahip kişiler yakınlarının, tanıdıkları insanların yerlerine onlara benzer sahtekarların geçtiklerine inanmaktadır. Hastalar kendi yaptıkları ve onlara yüklenmiş olumsuz davranışların da başkası tarafından yapıldığını iddia edebilirler. Bu rahatsızlık epilepsi veya demans gibi nörolojik rahatsızlığı olan kişilerde ya da kafasına sert darbe almış kişilerde görülebilmektedir.

Kişinin vücuduna ait bir uzvu kabullenmemesi ve kendine ait olmadığını yabancı olduğunu savunması üzerine kurulu bir rahatsızlıktır. Hastalar kendilerine ait hissetmedikleri uzvu kesmek veya zarar vermek ve ondan kurtulmak istemektedir. Nörolojik bir rahatsızlıktır ve henüz bilinen bir tedavisi yoktur. Hastalar sürekli gözetim altında tutulmalıdır.

Hastanın kendini ölü olduğuna veya var olmadığına ikna etmesi ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Kişiler vücudunun yavaşça çürüdüğünü veya vücudundaki bütün kanın çekildiğini düşünür.

Bu rahatsızlığa sahip kişilerde hafıza kaybı, ve nesnelere karşı cinsel çekim veya yenilemeyecek maddeleri yeme arzusuna rastlanmaktadır. Kişiler bu rahatsızlık sonucu tanıdık olan kişileri veya şeyleri unutma eğilimi gösterebilirler. Bu hastalık temporal lobda oluşmuş bir hasar sonucu görülmektedir.

Beynin anılarda oluşturduğu çarpıklaşmalar sonucunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Kişiler kendini tıpkı paralel evrenler gibi birden fazla gerçeklikte ve versiyondalarmış gibi hissetmektedir.