Uçan Hollandalı Efsanesi

Fırtınalı bir günde gemisini ve mürettebatını kaybeden bir kaptanın hikayesi...


Keşifler çağının zirvesinde Avrupalı birçok devlet yeni yerler keşfetmek ve yeni sömürgeler elde etmek için birbirleri ile yarışmaktaydılar. Her ne kadar İspanya ve Portekiz keşiflerine önce başlamış olsa da Fransa, Birleşik Krallık ve Hollanda da hızlı bir biçimde bu keşiflere katılmıştır. Hollanda, o dönemlerde Asya kıtasında önemli sömürgelere sahip bir devletti. Deniz gücü bakımından da İspanya ve Birleşik Krallık’ın arkasında kalmıyordu. Denizcileri cesur ve inatçıydı. Tam da olması gerektiği gibi…

Bu denizcilerden biri olan Bernard Fokke, Hollanda’nın Doğu Hindistan Ticaret Şirketi’nin kiraladığı bir kaptandı. Görevi genellikle ticari ürünleri korumak olsa da rakip ticaret gemilerini batırma gibi görevlere de sahipti. Denizlerdeki şöhretinin ana kaynağı gemisinin hızına başka gemilerin yaklaşamamasıydı. Günlerden bir gün, Bernard Ümit Burnu’nu geçip Hindistan’a doğru yelken açtığı sırada hem mürettebatın dinlenmesi hem de erzak ikmali için güvenli bir limana yanaşmak ister. O dönemde iyi bir denizcinin fırtınanın kokusunu bile alabileceği söylense de mürettebattan kimse yaklaşan fırtınayı hissedemez. Kıyıya yaklaştıkça fırtınanın şiddetini arttırdığını gören Bernard, en azından Ümit Burnu’nu geçmek ister ancak gemisi çoktan fırtınalı okyanusa teslim olmuştur. Gemisi kayalıklara çarpan ve batan Bernard, mürettebatı ile birlikte okyanusun karanlık sularına gömülürler.

Her şey bu kadarla sınırlı kalsaydı bu olay bir efsane olmazdı. Bu olaydan sonra birçok gemiden okyanusta yol alan aşırı hasarlı bir gemi görüldüğü hakkında hikayeler duyulmaktaydı. Bazı kişiler geminin okyanusta değil havada gittiğini bile söylemekteydi. Tüm bu dedikodular da denizcileri tedirgin ediyordu çünkü ne zaman biri onun adını ansa bir sonraki cümleleri büyük bir fırtına koptu ile başlıyordu. Kötü şans ile bağdaştırılan bu geminin Bernard’a ait olduğu düşünüldü. Onu tanıyanlar, ölümden bile daha inatçı olan arkadaşlarının hayaletinin halâ açık denizlerde yol aldığını düşünmekteydiler. Yaşadığı dönemde bile olağanüstü hızınının sebebini şeytanla olan anlaşmasından elde ettiğini söyleyenler bile vardı. Bu söylentiler onun Uçan Hollandalı’nın kaptanı olduğu hakkındaki söylentileri güçlendirdi.

Bunun üzerine bir isme sahip olan hayalet, yeni dedikodulara da sahip oldu. Kimi denizciler geminin kendilerine yaklaştığını ve ölen denizcilerden haberler getirdiğini söylüyorlardı. Her ne kadar insan inanmak istemese de sürekli adı geçen bu hayalet geminin varlığına herkes inanmaya başlamıştı. Öyle ki ünü liman şehirlerini aşmış, birçok politikacı ve yazara kadar ulaşmıştı. Artık yazarlar bu karakterin silüetlerini oyunlarında kullanmaya ve onun hakkında yazılar yazmaya başlamışlardı. Bütün bunların üzerine geminin Galler Prensi George tarafından 11 Temmuz 1881 yılında görüldüğü detaylı bir biçimde notları arasına yazıldı ve eklendi: "11 Temmuz. Sabah saat 4'te Uçan Hollandalı yayımızı geçti. Tamamı parıldayan bir hayalet gemiden gelen garip kırmızı bir ışık, ortasında 200 yarda uzaktaki bir tugayın direklerini ve yelkenlerini aydınlatırken, iskele pruvasına yaklaşırken güçlü bir rahatlamayla göze çarpıyordu. Köprüden izlemek, onu, bir kerede baş kasaraya gönderilen güverte subayı gibi, açıkça gördü; ama vardıklarında ufka yakın ya da hemen uzakta, gece açık ve deniz sakin olduğu için, herhangi bir maddi gemiye dair hiçbir iz yoktu. Onu on üç kişi birlikte gördü... Bu sabah saat 10.45'te Uçan Hollandalı'yı ihbar eden sıradan denizci öndeki galibin kasarasına düştü ve parçalandı."

Artık dünyaca ünlü olan Uçan Hollandalı hakkında tiyatro oyunları ve hikayeler yazılmaya başlandı. Bu oyunlardan biri de Richard Wagner'in The Flying Dutchman adlı oyunudur. Bunun yanı sıra Heinrich Heine'nin bir romanı olanThe Memoirs of Mister von Schnabelewopski'de kullanılmıştır. Artık bir oyuna ve romana sahip olan Uçan Hollandalı için tek gerekli şey bir müzikti. Onu da Pierre-Louis besteledi. İlk olarak Paris Operası'nda sahnelenen bir opera olan Le vaisseau fantôme, ou Le maudit des mers ("The Phantom Ship veya The Accursed of the Sea") için besteledi. 

Zaman geçtikçe ve teknoloji ilerledikçe geminin görülme sıklığı da azaldı. Zaman içinde hiç görünmez olan bu doğaüstü olayın etkileri ise devam etmekteydi. Popüler kültüre entegre olan bu karakter; çizgi filmlerde, video oyunlarında, filmlerde, dizilerde ve şarkılarda kendine yer buluyordu. Zamanla toplumun farklı kesimlerinde kendini gösterse de asıl popülerliğine 2006 yılında Karayip Korsanları Ölü Adamın Sandığı filmi ile ulaşmıştır. Bill Nighty'nin oynadığı Davy Jhones, Uçan Hollandalı'nın kaptanı olarak tasvir edilmiştir. 


Referanslar:

  • Fisher, B. D., & Opera Journeys Publishing. (2000). The Flying Dutchman : Der Fliegende Hollèander. Opera Journeys Publishing.
  • Drew Stephen, J. (2013). The Wild Hunter, the Wandering Jew, and the Flying Dutchman: The Hunt in Wagner’s Der Fliegende Holländer. Intersections: Canadian Journal of Music, 33(2), 19–34.
  • Gould Warwick. (2016). Yeats and the Flying Dutchman. Yeats Annual, 20, 263
  • IMDB

Beğendiniz mi? Paylaşmayı Unutmayın!

Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
0
Üzgün
Komik Komik
0
Komik
Tatlış Tatlış
0
Tatlış
Sinirli Sinirli
0
Sinirli
Şaşkın Şaşkın
0
Şaşkın

0 Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir