Tarihe Yön Veren Kadınlar | Bölüm 1

Tarihe isimlerini altın harfler ile yazdırmış olan kadınlar


Tarihte pek çok insan kendi adından hâlen bahsettirmektedir. Cengiz Kağan, Aslan Yürekli Richard, Julius Ceaser… Tüm bu kişilerin ortak noktası erkek ve hırslı olmalarıdır. Ancak tarihin tozlu sayfaları arasında unutulan ama ülkeleri ve insanlığın geleceği için kendilerini adamış kadınlarda bu sayfalarda kendilerine yer bulmuşlardır.

İsimlerinin daha çok anılması dileğiyle…

Jeanne d'Arc

Bu kadınlardan biri Jeanne d'Arc'dır. Doğduğu dönemde Fransa, Yüzyıl Savaşları'nın etkisi altındaydı. Ailesi, Fransa'nın nispeten iç kesimlerinde yaşayan ve çiftçilikle uğraşan bir aileydi. Rivayetlere göre 12 yaşında iken kilisede vizyonlar görmeye başlamıştır. Bu vizyonlarda ise VII. Charles ile birlikte savaştığını görmüştür. Vizyonların sıklaşması ile 16 yaşında evinden ayrılmış ve orduya katılmak istemiştir ancak o dönemde kadınların orduda hizmet etmesinin yasak olmasından dolayı bu isteği karşılıksız kalmıştır.

Kendisi bu durum karşısında pes etmeyip VII. Charles ile görüşmüş, din adamlarının hazırladığı testleri başarıyla geçmiş ve orduya VII. Charles'ın özel izni ile katılmıştır. İlk savaşına henüz 17 yaşında iken Orleans Kuşatması sırasında katılan Jeanne, İngilizleri kuşatmayı kaldırmaya zorladı. Bu başarısının ardından Burgunların saldırısını engellemek için Compiegne'de görevlendirildi.

Savaş sırasında esir düşen Jeanne, İngilizlere 10 bin frank karşılığında satıldı. Düşmanlarının bir simgesini ele geçiren İngilizler; Jeanne'yi sapkınlık, büyücülük, kafirlik, erkek gibi giyinme ve daha birçok suç ile suçladılar. Bu suçları itiraf etmesi için işkenceye maruz kalan Jeanne, tehdit ve baskılara boyun eğmeyerek masumiyetini savundu. İngiliz Kilisesi ise onu sadece erkek kıyafeti giymek ve sapkınlık ile suçlayabildi.

29 Mayıs 1431'de suçlu bulunan Jeanne, 30 Mayıs günü Roun'de, pazar yerinde, yakılarak idam edildi. Külleri ise Sen Nehri'ne döküldü. Ölümünden 20 yıl sonra VII. Charles, adını aklamak için yeniden bir duruşma düzenledi. Ancak onuru yüzyıllar sonra, 1920'de, iade edildi. Kendisine aziz unvanı verildi ve Fransa'nın koruyucusu ilan edildi.

Marie Curie

Bu listenin ilk bölümünde bir bilim insanı olan Marie Curie'ye yer verilmemesi düşünülemez! Doğum adı Maria Salome Sklodowska olan bu kadın, 7 Kasım 1867'de Polanya'nın başkentinde dünyaya geldi. Clandestine Floating Üniversitesinde akademik kariyerine başlayıp 1891'de fizik alanında yüksek derece kazandı. Hemen ardından 1894'te ise ikinci diplomasını matematik dalı üzerinden elde etti.

Araştırmaları devam ederken bir arkadaşı vasıtasıyla gelecekteki kocası Pierre Curie ile tanıştı. Ortak çalışma yaptıkları dönemde birbirlerinden hoşlanıp 1895 yılında evlendiler. Bu evliliğin ardından 1896 yılında öğretmenlik diplomasını da alan Marie, ertesi sene 1897'de uranyum tuzlarının yaydığı ışınları araştırmaya başladı. Bu dönemde hamile kaldığından araştırmasına ara vererek Irine adındaki ilk kızını dünyaya getirdi.

1898 yılında çalışmalarına yoğunlaşan Marie Curie, kocasının da kendisine yardımı ile araştırmalarını geliştirdi. Aynı sene uranyumun radyoaktif bozulumundan elde edilen polonyumun, üç ay sonra ise doğal bir radyoaktif elemen olan radyumun varlığını dünyaya duyurdular. Bu çalışmaları sayesinde 1904 yılında Fransa'da bilim alanında doktora alan ilk kadın oldu. Birkaç ay sonra ise radyoaktivite çalışmaları sayesinde Nobel Fizik Ödülü'nü kocası ve bir meslektaşı ile paylaştı. Böylelikle Nobel Ödülü alan ilk kadın oldu.

1904 yılı Marie için çok iyi giderken bir iyi haber de ikinci çocuk müjdesi oldu. Ailenin ikinci çocuğunun adı ise Eve idi. Bu dönemde bir okulda eğitmenlik görevi yapan Marie, kocasının ölümü üzerine 1906'da kocasının Sorbon'daki işini devraldı ve 1908 yılında burada ilk kadın profesör oldu.

Takvimler 1911 yılını gösterdiğinde radyum ve pulutonu keşfettiği için ona Nobel Kimya Ödülü layık görüldü. Böylelikle iki Nobel Ödülü'ne sahip ilk insan olan Marie, hâlen bu unvanını korumaktadır. 1914 yılında Paris Üniversitesinde Radyum Enstitüsünü kurdu ve ilk başkanı oldu. Kızı Irine ile burada eğitmen olarak görevde bulundular. Savaş sırasında kullanılabilmesi için taşınabilir X-ray cihazını ürettiler.

Tüm gençliği boyunca radyasyona maruz kalan Marie, 1920 yılında bilime olan katkılarına hastalıkları nedeniyle ara verdi. Zaman içerisinde hastalığı ilerledi ve 1934 yılında kan kanserinden dolayı vefat etti. Bilime olan katkılarından dolayı radyoaktivite birime "curie" denilmektedir. Bunun yanı sıra kendisi ve kocası için Fransa'da bir anıt mezar yaptırılmıştır.

Kendisi o kadar çok radyasyona maruz kalmıştır ki not defteri şu an bile kurşun kaplı bir kutuda muhafaza edilmekte ve koruyucu giysi içerisinde incelenebilmektedir. Bu fedakarlığı ona "bilim için ölen kadın" unvanını getirmiştir.

Kaynakça

  • Biography - Jeanne d'Arc
  • Biography - Marie Curie
  • History
  • Fara, P. (2017). A LIFE IN SCIENCE: Marie Skłodowska Curie, the world’s most famous female physicist, was born 150 years ago, on 7 November 1867. Although her legacy is assured, in her lifetime she was a controversial figure. History Today, 67(11), 36–47.

Beğendiniz mi? Paylaşmayı Unutmayın!

Sizin Tepkiniz Nedir?

Üzgün Üzgün
1
Üzgün
Komik Komik
0
Komik
Tatlış Tatlış
4
Tatlış
Sinirli Sinirli
0
Sinirli
Şaşkın Şaşkın
1
Şaşkın

Yorum

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir