Evet, karantinada olmak fazlaca can sıkıcı fakat zamanımızı kendimizi geliştirecek eylemlerde bulunmaya kullanabiliriz. Hep beklettiğimiz diziyi izleyebilir, yeni yemek tarifleri deneyebiliriz.
Peki, kütüphanede duran kitaplarımız? Okumak için satın aldığımız ve bıraktığımız kitaplar… Belki de vakit, bir türlü okuyamadığımız kitapları bitirme vaktidir!
İzniniz olursa karantinanın bol zamanına büyük zevkle yayacağınız ve elinizden bırakamayacağınız dört kitap önereceğim. Keyifli okumalar!
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve Kayra, Hakan Günday'ın yayımlanan ilk kitabıdır. Türkiye'de fazla görülmeyen yeraltı edebiyatının örnekleri arasında sayılmaktadır. Üç bölümden ve 567 sayfadan oluşan kitap, içerdiği derin felsefi ögeler ve çıkmazlar içerir.
Birinci bölümde Kinyas ve Kayra, Afrika'da bulunduğu sıralarda her şeye karşı nefret ve kin besleyerek içinde kumar, cinayet gibi olayların bulunduğu her türlü pisliğe karışır. Yazarımız, tüm bu olaylar içerisinde Kinyas ve Kayra'nın ruhsal çöküntülerini, çıkmazlarını ve çelişkili hareketlerini yansıtmaktadır.
İkinci bölümde bir sebepten dolayı Kinyas, Kayra'yı tek bırakır. Bu bölümde Kayra'nın geçmişle hesaplaşmasını ve çocukluğundan başlayan serüvenine yakından tanık oluyoruz.
Üçüncü bölüm ise Kinyas'ın Türkiye'ye dönüşünü ve iç mücadelerini anlatır. İçinde kalan son duygularıyla kendi içinde yine kendisiyle bir kavgaya tutuşur.
Galiba Ben Sanatçıyım
Hepimizin gönlünde yer tutan Cennet Mahallesi'nin Yunus'u olarak tanıdığımız Müjdat Gezen'in otobiyografisidir. Tiyatro hayatını, kendi gözlemlerini ve yorumlarını anlatan Müjdat Gezen, hayata karşı bakışını ve yorumlarını yalın bir dil ile okuyucuya aktarır.
Yaptığı tiyatroya ve tiyatro ortamına eleştirel bir gözle bakan Müjdat Gezen, yaptığı tiyatroyu da anlatır. Kısacası bu toprakların gerçek sanatçısının kendi bakış açısıyla yazdığı tek taraflı bir eserdir.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son Günü, Victor Hugo'nun gençlik eserlerinden biridir. Kitabın genel amacı idamın trajik ve etik yanlarını göstermektir. Ölecek kişinin bir eğlence olayına dönüşmesini çarpıcı bir biçimde ortaya koyar.
Kitapta idam edilecek kişinin düşünceleri iç monolog tekniğiyle yansıtılır. Başkarakterimiz idama giderken idam aşamalarını ironik bir dille anlatır. Özellikle Devrim Fransası'nı çok iyi yansıtmıştır. Yalın ve açık anlatımıyla çok rahat okunabilecek bir kitaptır.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi, Barış Bıçakçı'nın ilk kitabıdır. Kitap genel olarak birbirini etkileyen, etkilişime giren insanların kısa zamanını anlatır. İçerisinde sonradan yazdığı romanlarının karakterleri de olan kitap; taksici, arkadaşıyla buluşmuş kişileri, sevgililerin durumlarını ve yaptığı işleri anlatır.
Toplumun her kesimini yansıtan Barış Bıçakçı; karakterlerin sorunlarını, çıkmazlarını ve yapacaklarını anlatır. Tanımadığımız insanlar hayatlarımı bir şekilde etkiler aslında. Yanımızdan geçen kişilerin düşüncelerini ve sorunlarını bilmeden geçer gideriz. Barış Bıçakçı'nın bu durumdan yola çıkarak kitabı yazdığını düşünüyorum. Kitabın adı da bu düşüncemi destekler nitelikte.
Barış Bıçakçı'nın kendine has anlatımı ile ortaya keyifli, ''insani'' bir içerik çıkmış. Herkes Herkes Dostmuş kısa ama etkili bir romandır.
Hangi kitabı okuyacaksanız okuyun hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim!
Kaynakça
0 Yorum